Çocuk Velayet Davası
Velayet, çocukların menfaatlerinin korunmasına hizmet eden hak ve yükümlülüklerin toplamıdır. Kanun, anne ve babalara, çocuklarına ve çocuklarının mallarına özen gösterme ve onları temsil etme konusunda yükümlülük yüklemiş, bu ödevlerin yerine getirilebilmesi için birtakım haklar vermiştir. İşte bu ödev ve hakların bütünü velayet demektir.
Anne ve baba evli değil ise, velayet anneye aittir. Velayet evli olmayan babaya eğer çocuğun menfaati gerektiriyorsa verilebilir.
Anne ve baba evli olduğu sürece ortak velayet söz konusudur. Anne ve baba birlikte yaşamıyor ancak evliler ise velayet hakim tarafından geçici olarak eşlerden birine verilir. Eğer eşlerden biri ölmüşse, sağ kalan eş velayeti alır.
Boşanmada çocuk kendisine bırakılan taraf velayeti alır. Ancak son yıllarda anlaşmalı boşanma halinde veya yabancılık unsuru içeren boşanmalarda da ortak velayet söz konusu olabilmektedir.
Boşanmada çocuğun velayeti kime verilir? Boşanmada çocuk kime verilir?
Evlilik devam ederken birlikte kullanılan velayet hakkı kural olarak boşanmada taraflardan birine verilir. Öncelikle boşanma davası sırasında çocuğun velayeti tedbiren taraflardan birine verilir, daha sonra boşanma kararı ile birlikte hakim çocuğun velayetini taraflardan birine verir. Boşanma sebebi, velayetin hangi tarafa verileceği ile yakından ilgili değildir.
Hakimin hangi tarafa velayeti vereceğine dair geniş bir takdir hakkı vardır. Hakim karar verirken, çocuğun üstün yararını gözetmek zorundadır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur.
Önemli olan, çocuğun hangi tarafta kalması halinde daha iyi yetiştirileceği ve bakılacağı, eğitim ve öğreniminin daha iyi sağlanacağıdır.
Bu kapsamda, çocuğun cinsiyeti, doğum tarihi, eğitim durumu, kimin yanında okumakta olduğu, velayeti talep eden tarafın çocuğun eğitim durumu ile ilgilenip ilgilenmediği, sağlığı, sağlık durumuna göre tedavi olanaklarının kimin tarafından sağlanabileceği gibi özel durumuna ilişkin hususlar göz önünde tutulmalıdır.
Velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde anne ve babadan kaynaklanan özelliklerin de dikkate alınması kaçınılmazdır. Bu nedenle, mahkemece çocuğu başkasına bırakma, ihmal etme, kaçırma, iradi olarak terk etme, yönlendirme hususları ile tarafın velayet talebinin olup olmaması, şiddet uygulaması, sadakatsizliği, ekonomik durumu, mesleği, yaşadığı ortam, kötü davranışı, alkol bağımlılığı, sağlığı, dengesiz davranışları dikkate alınır.
Boşanma Davasında Velayet Ve Nafaka
-0 ila 3 yaşları arasındaki çocukların anne bakım ve de şefkatine mutlak olarak muhtaç oldukları kabul görmektedir. Bu durumdan dolayı 3 yaşına kadarki çocukların velayetine karar verilirken annenin işinin, evinin, kazandığı miktarın ve de yaşam tarzının herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Yargıtay tarafından istikrarlı olarak verilen bu kararlarda bu yaşlardaki çocukların velayeti kesin olarak anneye bırakılması hükme bağlanmaktadır.
-3 ila 7 yaşları arasındaki çocukların annenin bakım ve de şefkatine daha az muhtaç olduğu görülmektedir. Lâkin bu dönemleri yaşayan bir çocuğun da anneden alınarak babaya velayetinin verilmesi istisna teşkil etmektedir. Örnek vermek gerekirse annenin çocuğun sağlığına zarar vermesi, çocuğua bakmaktan aciz olması, annenin sağlığının kötü durumda olması gibi sebepler durumunda çocuğun velayeti anneden alınarak babaya verilebilir.
-6 ila 12 yaş okul çağında olan çocukların ise velayetinin belirlenmesinde yaş yine önem arz etse de bu gibi durumlarda tarafların çocuğa sunacakları maddi imkanlar da ön plana çıkmaya başlamaktadır. Bu gibi durumlarda hakimin değerlendirmesinde dikkate alacağı en önemli hususlardan biriside hangi eşin çocuğa daha iyi bir eğitim ve de gelecek sağlayabileceği olacaktır. Aynı zamanda mahkemenin hakimi tarafından uzman bir pedagog aracılığı ile çocuğu da dinlemesi ve bu şekilde çocuğun fikrine de başvurmuş olacaktır.
-12 yaş ve de üzeri çocukların belirli bir olgunluğa eriştiği ve kendilerini istedikleri biçimde ifade edebilecekleri düşünceleri düşünülmektedir. Bu genel kanı karşısında hakimler de çocukların kendilerini rahatlıkla ifade edebileceklerini yanında kalmak istedikleri ebeveynlerini seçebileceklerini düşündüklerinden çocukları dinleyerek velayeti tayin edebilmektedir.
Velayet Konusu Çocuğa Sorulur Mu ve Okul Çağındaki Çocuklarda Velayet Durumu Nedir?
Anne ve baba boşanmaya karar verdikten sonra çocukların durumu ortaya çıkar. Peki, okul çağındaki çocukların velayeti kime verilir? velayet konusunda çocuğa sorulur mu?
Bu, merak edilen ve boşanan anne ve babaları ilgilendiren önemli bir konu ve okul çağındaki bir çocuk da yaş kriteri göz önünde bulundurulmaktadır.
Ancak okula giden bir çocuğun giderleri de artmaya başladığı için maddi imkanlar biraz daha göz önünde bulundurulmaya başlar.
Boşanmalarda çocuğun velayeti hangi durumlarda babaya verilir? sorusunda diğer müvekilerin çokça sorduğu bir sorudur.
Eşlerden çocuğa daha iyi bir eğitim imkanı sunacak olan, her zaman daha avantajlıdır ve tüm bu detaylar göz önüne alındıktan sonra çocuğunda fikri mutlaka sorulacaktır ve okul çağındaki çocuk bu konuda karara yön verebilir.
Çocuk, psikiyatri tarafından dinlenir ve kendisine velayeti konusunda yine uzman tarafından soru yöneltilir.
Çocuğun söyledikleri ise tam anlamıyla hakim kararını etkileyen bir unsur değildir. Çünkü, çocuk o an anne ya da babasının etkisinde kalarak yanlış bir karar verebilir.
Hakim çocuğun yararına hangi durum daha uygun ise ona göre karar verir ve çocuğun fikrine başvurma yaşı 12-13 yaş sonrasıdır.
Bu yaşta bir çocuğu hakim dinler ve velayet konusunda fikir sahibi olabilir bu yüzden çocuğu dinleyen hakim duygusal anlamda çocuğun fikirlerine başvurur ancak, kararını tamamen çocuğun menfaati doğrultusunda verebilir.
Velayet Anneye Verildikten Sonra Babanın Durumu?
Hakim, çocuğun velayetini anneye vermiş olabilir, ancak bu durum çocuğun tamamen babadan koptuğu anlamına gelmez. Baba her zaman çocuğun babası olarak kalacaktır ve görmesi sağlanacaktır.
Hakim babanın çocuğunu, hafta sonları, iki haftada bir, ayın belirli günlerinde, yatılı veya değil, dini bayramlarda, çocuğun okul tatillerinde, doğum gününde görmesini sağlayabilir.
Yani velayetin anneye ya da babaya verilmiş olması, diğer tarafın hiçbir zaman görmeyeceği anlamına gelmez ve bu konuda yaşanan en önemli sorun ise velayeti alan anne ya da babanın çocuğu diğer tarafa göstermek istememesi.
Bu durum, çocuğun ruh sağlığını fazlaca etkilemekte ve çocuğun anne ve babadan uzaklaşmasını sağlamaktadır.
Yapılması gereken ise anne ve babanın hakimin verdiği karara saygı duyması ve alınan kararı aynen uygulamasıdır.
Çocuğun yıpranmaması için hassas şekilde davranan hakim kararına her iki taraf da saygı duymalıdır. Taraflar çocuklarını zor duruma sokmaktan kaçınmalıdır.