Boşanma 4721 sayılı Türk Medeni Kanunumuzda düzenlenmiş olup boşanma sebepleri 161-167. Maddeleri arasında düzenlenmektedir. Boşanmaya sebep olan olaylar sebebiyle kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, ağır kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat talebinde bulunabilir.
Boşanmada maddî ve manevî tazminat TMK madde 174’te şu şekilde düzenlenmiştir; “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”
İşbu maddede anılan “Kişilik hakkının saldırıya uğradığı haller” kanunda sınırlı olarak sayılmamıştır. Bu sebeple boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkına saldırı niteliğindeki fiillerin belirlenmesinde Yargıtay içtihatları örnek niteliğindedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/24404 Esas, 2015/1001 Karar ve 12.05.2015 tarihli ilamında kadının bekaret hususunda rapor almaya zorlanmasını kişilik hakkının saldırıya uğradığı haller arasında sayılmış olup manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini içtihat etmiştir.
İlk Gece Bakire Olmadığının Anlaşılması Halinde Boşanma Davası
ÖZET: Dosya içeriği, toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanlarından; özellikle davalı-davacı kocanın eşinin ilk gecede bakire olmadığını ileri sürerek evden ayrılmasını istediği, davacı-davalı kadının da ortak konuttan ayrıldığı, ancak davalı-davacı kocanın bu suretle eşine haksız suçlamada bulunduğu; buna karşılık davacı-davalı kadının evlendikten sonra da bir başka erkeğin fotoğrafını çantasında taşımaya devam ederek güven sarsıcı davranış içine girdiği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu anlaşıldığından, boşanmaya davalı-davacı kocanın davasının da kabulü suretiyle karar verilmesi gerekir.
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2013/2-623
Karar: 2014/97
Karar Tarihi: 12.02.2014
BOŞANMA DAVASI – DAVALI DAVACI KOCANIN EŞİNİN İLK GECEDE BAKİRE OLMADIĞINI İLERİ SÜREREK EVDEN AYRILMASINI İSTEDİĞİ – EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASINDA TARAFLARIN EŞİT KUSURLU OLDUĞU – HÜKMÜN BOZULDUĞU
(492 S. K. m. 30, 32)
Dava: Taraflar arasındaki davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 5. Aile Mahkemesi’nce asıl davanın kabulüne; birleşen davanın reddine dair verilen 16.02.2011 gün ve 2010/361 E., 2011/181 K. sayılı kararın incelenmesi davalı-birleşen dava davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 22.03.2012 gün ve 2011/9034 E., 2012/6864 K. sayılı ilamı ile;
(… 1- Toplanan delillerden davalı-davacı kocanın eşinin ilk gecede bakire olmadığını ileri sürerek eşinin evden ayrılmasını istediği, davacı-davalı kadının da ortak konuttan ayrıldığı, ancak davalı-davacı kocanın bu suretle eşine haksız suçlamada bulunduğu; buna karşılık davacı-davalı kadının da evlendikten sonra da bir başka erkeğin fotoğrafını çantasında taşımaya devam ederek güven sarsıcı davranış içine girdiği anlaşılmaktadır. Tarafların evlilik birliği temelinden sarsılmıştır. Bu sonuca ulaşılmasında tarafların açıklanan eşit kusurlu davranışları etken olmuştur. Bu durumda, boşanmaya davalı-davacı kocanın davasının da kabulü suretiyle karar verilmesi gerekirken; mahkemece yetersiz gerekçeyle kocanın davasının reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş; bozmayı gerektirmiştir.
2- Davacı-davalı kadının maddi tazminat talebi düğün giderleri ile ziynetlere ilişkindir. Bu talep boşanmanın fer’i niteliğindeki maddi tazminata ilişkin olmayıp; bağımsız bir talep olarak nispi harca tabidir. Başvurma harcı dava dilekçesindeki bütün talepleri kapsar. Ancak, davacı-davalının açıklanan nitelikteki maddi tazminat talebiyle ilgili nispi peşin harç yatırılmamıştır. Harca tabi davalarda, harç tamamlanmadan yargılamaya devam edilemez. Bu nedenle, davacı-davalı kadına maddi tazminat talebinin nispi peşin harcını tamamlaması için süre verilmesi (Harçlar Kanunu m.30-32) yatırıldığı takdirde davanın (talebin) esasına girilip, gösterilen delillere göre bir karar verilmesi, yatırılmaması halinde ise anılan 30. madde gereğince işlem yapılması gerekirken; mahkemece hatalı niteleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur…),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Asıl ve birleşen davalar evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiasına dayalı boşanma, maddi ve manevi tazminat, nafaka isteklerine ilişkindir.
Davacı yan, davalının evlendikleri gece aşırı derecede alkol aldığını, gece beraber olmalarına rağmen bakire olmadığı iftirasını atarak evden kovduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ileri sürerek boşanma, maddi ve manevi tazminat ile nafaka istemiştir.
Davalı yan, karşı dava ve birleşen davası ile, davacı kadının başka bir erkekle ilişkisi olduğunu, bakire olmadığını, düğün gecesi bile çantasında sevgilisinin fotoğrafını taşıdığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ileri sürerek boşanma, maddi ve manevi tazminat istemiştir.
Mahkemece; gerekçesi ile davacı Gül’ün boşanma, maddi ve manevi tazminat ile nafaka davasının kabulüne; birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı-davacı M. vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda metni aynen alınan ilam ile hüküm bozulmuştur. Yerel Mahkeme, önceki kararda direnmiştir.
Direnme kararını temyize davalı-davacı M. vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olup olmadıkları, buna göre birleşen dava davacısı M.’nın davasının da kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Dosya içeriği, toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanlarından; özellikle davalı-davacı kocanın eşinin ilk gecede bakire olmadığını ileri sürerek evden ayrılmasını istediği, davacı-davalı kadının da ortak konuttan ayrıldığı, ancak davalı-davacı kocanın bu suretle eşine haksız suçlamada bulunduğu; buna karşılık davacı-davalı kadının evlendikten sonra da bir başka erkeğin fotoğrafını çantasında taşımaya devam ederek güven sarsıcı davranış içine girdiği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu anlaşıldığından, boşanmaya davalı-davacı kocanın davasının da kabulü suretiyle karar verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle, Özel Daire bozma ilamında belirtilen gerekçelerle, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davalı-birleşen dava davacısı M. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince bozulmasına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun’un 440.maddesi uyarınca, hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.