İçeriğe geç

Boşanmada Tazminat

Tazminat İsteyen Tarafın Kusursuz veya Daha Az Kusurlu Olması Şartı

TMK m.174/f. 1 gereğince maddi tazminata hükmedilebilmesi için mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya da az kusurlu tarafın maddi tazminat isteyebileceği düzenlenmiştir. Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, Eski Medeni Kanunda sadece kusursuz olan eşe maddi tazminat talep etme hakkı verilmişken yeni Türk Medeni Kanununda bu hak kusursuz veya daha az kusurlu olan tarafa verilmiştir. Bu yeni düzenleme ile daha az kusurlu olan eşin de maddi tazminat talep edebilmesi mümkün hale gelmiştir.

Gerçekten de kusurlu eşin boşanmaya sebep olan davranışları nedeniyle diğer eşin kusursuzluk halini sürdürmesi çoğu zaman olağan hayat akışı içinde pek de mümkün olmamaktadır. Bu nedenle daha az kusur atfedilecek eşin maddi zararının tazmin edilememesi hakkaniyetli bir düzenleme olmadığından TMK’da bu husus yeniden düzenlenerek daha az kusurlu eşin de tazminat talep edebilmesine olanak tanınmıştır. Daha az kusurlu eşin maddi tazminat talebinden elbette kusuru oranında bir hakkaniyet indirimi yapılarak adaletli bir karar tesis edilmesi mümkün hale gelecektir.

Hâkim eşlerin kusurunun eşit olduğuna karar verirse tazminat talebini reddedecektir. Çünkü maddi tazminat talep eden eşin mutlak suretle daha az kusurlu veya kusursuz olması gerekecektir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 30.01.2012 tarihli 10331-1658 sayılı kararında “Temyize konu davada davacının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu sabit ise de, davalının da sık sık kocasına ‘aptal, sen erkek değilsin, seninle evlendiğime pişmanım’ şeklinde sözler söylediği, kayınbabasına hakaret ettiği ve intihara kalkıştığı yapılan soruşturma ve toplanılan delillerden anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmada davalı taraf da kusurludur. Taraflardan birini diğerinden baskın kusurlu kabul etmek mümkün değildir. Hal böyle iken mahkemenin bu yönleri nazara almadan davacıyı boşanmada daha fazla kusurlu kabul etmesi ve davacıyla aynı oranda kusuru gerçekleşen davalı yararına maddi ve

manevi tazminata hükmetmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir” denilerek, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan eş ile, eşine ve kayınpederine sık sık hakaret ve aşağılama sözleri sarf eden, intihara kalkışan eşin kusurunun eşit olduğuna karar vererek yerel mahkemenin maddi tazminata hükmettiği kararı bozmuştur.

BOŞANMADA MADDİ MANEVİ TAZMİNAT

Hukuk sistemimizde kişiler arasındaki evlilik birliği çeşitli sebeplerle sona erebilmektedir. Anlaşmalı boşanma gibi kusur tespitinin yapılmadığı hallerin dışında, boşanma davalarında genellikle kusur tespiti yapılmakta ve evlilik birliğini sona erdiren sebeplere ilişkin olarak taraflara kusur atfedilmektedir. Boşanmada kusursuz ya da daha az kusurlu olan tarafın maddi ve manevi olarak uğramış olduğu zararın karşı taraf tarafından karşılanmasına hükmedilmektedir.

Evlilik birliğinin boşanma ile sonuçlanmasında kusursuz ya da daha az kusurlu olan taraf, kusurlu taraftan mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma dolayısıyla zarara uğraması nedeniyle uygun bir miktar maddi tazminat isteyebilir.

Ayrıca maddi tazminat yanında, kusursuz veya daha az kusurlu eş; boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğramış olması halinde kusurlu olan diğer taraftan uygun bir miktar manevi tazminat da isteyebilir.

Bu ifadelerden de anlaşılabileceği üzere kanun, boşanmada maddi ve manevi tazminat talep edilebilmesini kusursuz olmaya değil, diğer eşe nazaran daha az kusurlu olma şartına bağlamıştır.

Boşanma Halinde Maddi ve Manevi Tazminat Nasıl Talep Edilmelidir?

Boşanma halinde maddi ve manevi tazminat, boşanma davasının ferisi olarak boşanma davası ile birlikte talep edilebileceği gibi, boşanma davasının kesinleştiği tarihten itibaren 1(bir) yıl içerisinde ayrı bir dava açılarak da talep edilebilecektir.

Maddi tazminata hükmedilebilmesi için aranan şartlar;

1-) Evlilik birliği, mahkemenin boşanma kararı ile sonlandırılmış olmalıdır.

2-)Maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmalıdır.

3-)Kendisinden maddi tazminat talep edilen taraf, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu olmalıdır. Maddi tazminat talebinde bulunan taraf, boşanmaya sebep olan olaylarda kusursuz olmalı veya diğer eşe oranla daha az kusurlu olmalıdır.

4-)Evlilik birliğinin sona ermesi, maddi tazminat talebinde bulunan tarafın mevcut veya muhtemel menfaatlerinde zarara sebebiyet vermiş olmalıdır.

5-)Hükmedilen tazminat miktarı, aleyhinde karar verilen tarafın ödeme gücüne uygun olmalıdır.

Maddi tazminat davası çoğu zaman mal paylaşım davalarıyla karıştırılmaktadır. Ancak Maddi tazminat ile mal paylaşım davaları dava türü ve nitelik itibariyle birbirinden farklıdır. Maddi tazminat talebi, boşanma davası le birlikte veya boşanma davasının herhangi bir aşamasında iler sürülebileceği gibi, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir (1) yıl içerisinde ayrı bir dava açmak üzere de açılabilmektedir. Boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren bir (1) yılın geçmesiyle, dava hakkı zamanaşımına uğrar. Kusursuz ya da daha az kusurlu olan eş eğer faiz talebinde bulunmuş ise mahkeme maddi tazminata karar verdiğinde “kararın kesinleştiği tarih” itibariyle hükmedilen meblağ üzerinden faiz alınabilir.

Tarafların boşanmasıyla mevcut veya muhtemel menfaatlerin zarar görmesi hususu; “ortak” statüsüyle ticari işle uğraşan eşlerin boşanması durumunda sona eren ortaklık, “ortak” statüsü sona eren eş açısından “mevcut menfaat kaybı’na sebebiyet verecektir. Yine eşinin sigortasından yararlanan kişi açısından, boşanma ile bu durum sona ereceğinden mevcut menfaat kaybı ortaya çıkacaktır. YARGITAY birçok kararında; diğer eşin maddi desteğin yitirilmiş olmasını dahi maddi menfaat kaybı olarak nitelendirilerek maddi tazminata gerekçe kabul edilebilmektedir.

Öteki taraftan, “beklenen menfaat” ten kasıt, evlilik birliği, boşanma olmaksızın devam edecek olsaydı, elde edilecek olan maddi yararlardır. Eşinin mirasından yararlanamama durumu, beklenen maddi menfaat kaybı olarak değerlendirilmektedir. Maddi tazminat hususunda önemli olan hususlardan bir diğer, tazminat miktarının belirlenmesidir. Talep edilen miktar, mahkemenin üst sınır olarak bağlı olduğu miktar olmakla beraber, boşanmadaki kusur oranları, evliliğin süresi, tarafların ekonomik durumları, bilhassa tazminat ödemesine karar verilen tarafın ödeme gücü göz önünde bulundurularak maddi tazminat miktarı belirlenir. Maddi tazminat, toptan ödenebileceği gibi, irat şeklinde de ödenmesine karar verilebilir. (M.K 176 Maddesi)

Mahkeme zarara uğrayan tarafa lehine hükmettiği maddi tazminatın irat şeklinde (aylık ödeme gibi) karar vermesi durumunda bu bazen lehine hükmedilen eşin aleyhine bir sonuç doğurabilmektedir. Örneğin, eşlerden birinin vefatı, alacaklı eşin yeniden evlenmesi, evli olmamasına rağmen evli hayatı sürdürmesi, alacaklı eşin haysiyetsiz hayat sürmesi, alacaklı eşin, maddi tazminat gerekçesi olan ekonomik ihtiyaç durumunun ortadan kalkması, gibi durumların varlığı halinde, irad(aylık ödeme) şeklinde ödenen maddi tazminat yükümlülüğü ortadan kalkacaktır.

Evlilik birliğinin sona ermesine neden olaylar ve kişilik haklarının zedelenmesi kişinin duyduğu elem, acı ve ıstıraplar toplumsal baskı gibi durumlar neticesinde psikolojik çöküntü yaşamasına neden olmuş olabilir. Böyle bir durumda, kişilik hakları zedelenen taraf, kusurlu olan karşı taraftan, ödeme gücüne uygun miktarda manevi tazminat talebinde bulunabilir.

Manevi tazminata hükmedilebilmesi için aranan şartlar;

1-)Boşanma kararı verilmiş olmalıdır.

2-)Manevi tazminat talebi olmalıdır.

3-)Manevi tazminat ödemesi istenen taraf, boşanmada kusurlu olmalıdır.

4-)Manevi tazminat talebinde bulunan taraf, boşanmaya sebebiyet veren olaylar açısından diğer eşe oranla daha az kusurlu olmalıdır.

5-)Manevi tazminat talebinde bulunan tarafın, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişiilik hakları zedelenmiş olmalıdır.

6-)Kişilik haklarındaki zarar le boşanma arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır.

Kişi manevi tazminat talebini boşanma davası ile birlikte ya da boşanma davasının her hangi bir aşamasında ileri sürülebileceği gibi boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde ayrı bir dava açmak üzere talep edebilir. Boşanmadan sonra açılan manevi tazminat davası nispi harca tabi olup, görevli mahkeme aile mahkemeleri olup yetki açısından davalının ikamet adresinde bulunan aile mahkemesi yetkilidir.

Boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren bir (1) yılın geçmesiyle, dava hakkı zamanaşımına uğrar. Manevi tazminat talebinde bulunan eşlerden biri, boşanma ve boşanmaya sebep olan olaylar sonucunda kişilik haklarının zedelenmesi, manevi tazminatın esas şartlarından biridir. Buna göre, Mahkeme tarafından, tazminat talebinde bulunanın, manevi çöküntü yaşadığı, derin elem ve üzüntü içinde olduğu hususunda bir kanaat oluşmuşsa, manevi tazminata karar verilir.

Manevi tazminat bedelinin tespiti ise; Mahkeme tarafından tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının tespit edilmesi amacıyla bir araştırma yapılır. Yapılan araştırma neticesinde tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına göre, talep edenin talebiyle bağlı kalmak koşuluyla yapılır. Hâkim, talepten fazla manevi tazminata karar veremez. Manevi tazminat, maddi tazminattan farklı olarak, yalnızca tek seferde ve toplu olarak ödenebilir. İrat şeklinde yani dönem dönem ödenmesi mümkün değildir. Yine manevi tazminatın miras yoluyla başkasına devredilmesi mümkün değildir.

T.C. YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

Esas No.2012/2-707

Karar No.2013/303

Taraflar arasındaki “boşanma, nafaka, maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 9.Aile Mahkemesi’nce ( Devren Fatih 1.Aile Mah. ) davanın kabulüne dair verilen 31.05.2011 gün ve E:2005/460, K:2011/372 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 13.10.2011 gün ve 15588 – 15785 sayılı ilamı ile;

( … 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat çoktur.Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Borçlar Kanununun 42 ve 44. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ( TMK.md.174/1 ) ve manevi ( TMK .md. 174/2 ) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır… ),

Gerekçesiyle hüküm maddi ve manevi tazminat yönüyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; maddi ve manevi tazminat yönünden mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava; boşanma, maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası isteğine ilişkindir.

Davacı ( kadın ) vekili, davalının akıl zayıflığının etkisi ile dışarıdaki çöpleri evine biriktirdiği, davalının evlilik birliğinin edimlerini yerine getirmediği, annesi ve kız kardeşlerinin etkisinde kalarak davacıya ve kızına kötü davranıp, hakaret ettiği, müvekkili için evlilik hayatının dayanılmaz hal aldığını belirterek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarını, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verilmesi ile davacı ve müşterek çocuk için tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacı vekili, yargılama aşamasında sunduğu dilekçesiyle de, 20.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı ( koca ) vekili, boşanma dışındaki talepleri kabul etmediklerini belirtip; nafaka ile maddi ve manevi tazminat istemlerin reddine karar verilmesini savunmuştur.

Davalı kocanın, eldeki bu davadan ayrı olarak açtığı boşanma, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin dava, eldeki bu dava ile birleştirilmiştir.

Dosya kapsamından; davacı kadının 01.03.1969 doğumlu, davalı kocanın ise 23.02.1963 doğumlu olduğu, tarafların 25.05.1988 tarihinde evlendikleri ve birlikteliklerinden 20.09.1989 doğumlu müşterek çocuklarının bulunduğu anlaşılmaktadır.

Davalı kadının ev hanımı olduğu, herhangi bir gelirinin bulunmadığı, çevrenin yaptığı yardımlarla geçimini sağladığı, müşterek çocuğu ile birlikte davalı kocasının murisinden ( davalının anne ve babasından ) intikal eden ancak mirasçılara intikali yapılmayan evde oturdukları, menkul ya da gayrimenkulünün bulunmadığı; buna karşın davalı kocanın anne ve babasının ölümüyle kendisi ile birlikte diğer iki kardeşine miras olarak kalan taşınmazların dava tarihi itibariyle toplam değerinin 810.000 TL olduğu ve anılan taşınmazların kira getirisinin 4.200 TL olduğu, davalı kocaya miras payına isabet eden taşınmaz değerinin 270.000 TL ve kira getirisinin de 1.400 TL olduğu, davalının 808,46 TL yaşlılık aylığı aldığı ve ayrıca ekmek fırınında asgari ücretle çalıştığı anlaşılmaktadır.

Mahkemenin, yaşanan olaylarda davacı kadının kusursuz olduğu, sokaktaki çöpleri eve getirip odasında biriktiren, eşine ve müşterek çocuğuna şiddet uygulayan, eşine hakaret eden, kazancını evine harcamayan ve böylece birlik görevlerini yerine getirmeyen davalı kocanın tam kusurlu olduğu gerekçesiyle, tarafların boşanmalarına; davacıya aylık 300,00 TL yoksuluk nafakası takdirine; 20.000-TL manevi, 20.000-TL maddi tazminatın davalıdan ( kocadan ) tahsiline dair verdiği karar, davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire’ce maddi ve manevi tazminat yönünden yukarıda belirtilen nedenlerle bozulmuş; mahkemece maddi ve manevi tazminat yönünden önceki kararda direnilmiştir.

Taraflar arasında davadaki maddi ve manevi tazminat dışındaki diğer istemlere ilişkin hüküm kesinleşmiş olup, uyuşmazlık dışıdır.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu’nun önüne gelen uyuşmazlık; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmedilen 20.000-TL maddi ve 20.000-TL manevi tazminat miktarının fahiş olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.

Bu noktada, boşanma nedeniyle hükmedilecek maddi ve manevi tazminat hakkında kısa bir açıklama yapılmasında yarar vardır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 174/1.maddesi; “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini…” hükme bağlamıştır. Bu hüküm gereğince, maddi tazminata hükmedilebilmesi için temel koşul, tazminat isteyen tarafın boşanmada kusursuz veya daha az kusurlu olması ve boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmiş bulunmasıdır.

Hukuka aykırı ve kusurlu bir davranış sonucu hakkı ihlal edilenin zararının giderilmesi, menfaatinin denkleştirilmesi hukukun temel ilkesidir. Ancak, Türk Medeni Kanunu’nun 174/1.maddesi, genel tazminat esaslarından ayrılmış ve kendisine özgü kural getirmiştir.

Haksız fiil tazminatının temel unsuru olan “gerçek zararın belirlenmesi” koşulu, Aile Hukukunda, Borçlar Hukuku’ndaki düzenlemeden farklıdır. Eşler arasındaki ilişkinin özelliği itibarıyla burada gerçek zararı tam olarak belirlemek zordur.

Bu özelliği nedeniyledir ki, yasa, menfaati zedelenene, uygun bir tazminat verileceğini açıklamıştır. Hakim, tazminat miktarını takdir ederken, kusurun ağırlığını, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, evlenme şanslarını, ortalama yaşam sürelerini, yaşam seviyelerini ve geçim koşullarını göz önünde tutarak, makul ve herkesçe kabul edilebilir bir miktar belirlemelidir.

Kanun, mevcut veya beklenen menfaatin neler olduğunu göstermemiştir. Mevcut menfaatin belirlenmesinde ölçü, genel olarak evlilik birliğinin eşlere sağladığı yararlardır. Beklenen menfaatler de, evliğin devamı halinde eşlerden birinin diğerine gelecekte sağlaması muhtemel olan çıkarlardır.

Aile birliği, eşler arasında eşitliğe dayanır ( Anayasa m.41 ). Başka bir ifade ile eşler, evlilik birliğinde eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir. Eşler, birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar ( TMK.m.185/3 ). Birliği beraberce yönetirler ( TMK.m.186/2 ). Evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıklarıyla katılırlar. ( TMK.m.186/3 ) Boşanma halinde eşlerden birinin, diğerine, emek veya malvarlığıyla sağladığı katkı ve desteği yitirmesi, yoksun kalınan bu desteğin maddi değeri kadar mevcut menfaatin ihlalidir. Türk Medeni Kanunu’nun 174/1.maddesinde maddi tazminat talebi için kadın ve erkek yönünden bir ayrım yapılmamıştır ( Hukuk Genel Kurulu’nun 24.10.2007 gün ve E:2007/2-787, K:2007/766 sayılı kararı ). Boşanma sonucu eş en azından diğerinin maddi desteğini yitirecektir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesine göre, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği öngörülmüştür.

Manevi tazminat, bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kabul edilmiş bir tatmin ( veya telafi ) şekli olup, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi halinde manevi tazminata hükmedilir ( Kılıçoğlu, Mustafa: Tazminat Hukuku, Legal Yayıncılık, İstanbul 2010, s.1036, 1369.; Reisoğlu, Safa: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Beta Basım, İstanbul 1998, s.179 vd.; Oğuzman/Dural: Aile Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul 1994, s.144-145 ; Tekinay, S. Sulhi: Türk Aile Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul 1990, s.261-262; Oğuzman, Kemal: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Filiz Kitabevi, İstanbul 1995, s.641; Ayrıca bkz. YİBK’nun 22.06.1966-7/7 sayılı kararı ).

Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde ise, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği ve tarafların ekonomik – sosyal durumu dikkate alınmalıdır ( Kılıçoğlu, Mustafa:age., s.1053, 1376; Reisoğlu, Safa:age., s.197-198; Tekinay, S. Sulhi:age., s.261; Oğuzman, Kemal: age., s.655; Hukuk Genel Kurulu’nun 14.04.2010 gün ve E:2010/2-203, K:2010/220 sayılı ilamı ).

Eşe şiddet uygulanmasının TMK’nun 174/2 anlamında kişilik haklarına saldırı oluşturacağı her türlü duraksamadan uzak olduğuna ve dosya kapsamına, tarafların ekonomik durumlarına göre, verilen maddi ve manevi tazminat miktarı yerinde olup, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/1.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.03.2013 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.

Gündem olan davalarımız. Boşanma sebepleri

Bu konu hakkındaki benzer makalelerimiz için tıklayın

Makalemizi Oylar Mısınız? post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Avukat Ali Tümbaş

Fatih, Fevzi Çakmak Blv. No:139, 27080 Şehitkamil/Gaziantep

Call Now

WharsApp
Avukat Ali Tümbaş
Merhaba ben Avukat Ali Tümbaş, Size nasıl yardımcı olabilirim?