İçeriğe geç

Evlilik Sözleşmesi

Evlilik sözleşmesi, evli veya evlenecek çiftlerin evlilik aşamasında ve gelecekte evliliklerinin bitmesi durumuna karşılık sıklıkla imzaladıkları bir sözleşmedir. Esasen çiftlerin sahip oldukları malların paylaştırılması konusunda anlaşmaya varılmasına dayanır. Evlilik sözleşmesi Türk Medeni Hukuku’nda mal rejimi sözleşmesi şeklinde geçer. Bu sözleşme çokça karşılaşılan ve gelecekte yaşanabilecek mal paylaşımı problemlerini çözmeye yarar.

Evlilik sözleşmesi dört türe ayrılır. Mal ortaklığı, çiftlerin bireysel veya kolektif olarak sahip oldukları tüm mallara evlilik sonrasında ortak sahip olunmasıdır. Mal ayrılığı, eşlerin kendilerine ait olan malları boşanma durumunda da koruma durumudur. Bu türde çiftler karşı taraftan herhangi bir mal almayacağı gibi kendi malını da paylaşmaz. Paylaşımlı mal ayrılığında eşler kendi tasarrufundaki mallara yine sahip olur. Buradaki fark, aitliği belirlenemeyen mallar hakkında yapılan paylaşımdır. Bu mallar çiftler arasında bir denkleştirme yapılarak paylaştırılır.

Edinilmiş mallara katılma, evlilik sözleşmesi gereği duyulmadan yapılan paylaştırma türüdür. Evlilik birliği içerisinde elde edilen malların boşanma sonrası ortak olarak paylaşılmasına dayanır. Eşlerin edindiği dört mal türü vardır. Kendi çaba ve emeği ile kazanmış olduğu edinimler, bireysel olarak sahip olduğu mal varlığından elde ettiği kazanımlar, çalışabilme yetisini kaybetme sonucu oluşan ve edinilen tazminatlar ve sosyal dayanışma ve yardımlaşmaya ait vakıf, kurum ve kuruluşlardan elde edilen gelirler.

Türk Hukuk Sisteminde Evlilik Sözleşmesi Yapmak Mümkün Müdür?

Devletin Hükümranlığı ilkesi gereğince her devlet kendi hakimiyet alanında bağımsız bir surette kendi hukukunu uygular. Bu ilkenin bir sonucu da başka bir ülkenin hukukunu uygulamak zorunda değildir.

Her ne kadar bazı yabancı hukuk sistemlerinde evlilik sözleşmesinin yapılabilmesi mümkün ise de; Türk Hukuk Sisteminde “evlilik sözleşmesi” yapmak mümkün değildir. Hukuk düzenimiz buna cevaz vermemektedir.

Çünkü, her şeyden önce evlilik tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği hususlardan değildir. Anayasal ve diğer yasal düzenlemeler ile koruma altına alınan bir kurumda tarafların serbestçe tasarrufta bulunmaları mümkün değildir.

Evlenebilmek için resmi memur önünde merasim şeklinde işlemler gerçekleştiren taraflar, boşanmak için Aile Mahkemelerinde boşanma davası açmak, boşanma sebeplerini ispatlamak zorundadırlar.

Anlaşmalı boşanma davalarında dahi tarafların boşanma konusunda anlaşmaları yetmemekte, tarafların boşanma konusundaki iradelerini hür şekilde verdiklerinin mahkemece tespit edilmesi ve eşlerin aralarında düzenlemiş oldukları boşanmaya ve boşanmanın sonuçlarına ilişkin protokolün hakim tarafından onaylanması gerekmektedir. Yani taraflar, hakimin uygun bulunmasına bağlı olarak boşanabilmektedirler.

Sözleşme Özgürlüğü Karşısında Evlilik Sözleşmesi

Hukukumuzda Sözleşme Serbestisi ilkesi mevcuttur. Bunun anlamı taraflar diledikleri konularda dilediği şekilde sözleşme yapabilirler. Ancak bunun sınırları vardır.

Bu sınırlar Türk Borçlar Kanunu’muzda “Sözleşmenin konusunun,

  • Kanunun emredici hükümlerine aykırı olamayacağı,
  • Kamu Düzenine aykırı olamayacağı,
  • Kişilik Haklarına aykırı olamayacağı
  • Sözleşmenin konusunun imkansız olamayacağı
  • Hükme bağlanmıştır.

Dolayısıyla eğer taraflar bir sözleşme düzenlemiş, hatta her nasılsa noterden düzenleme şeklinde sözleşmeyi tanzim etmiş olsalar bile, kanunun emredici hükümlerine aykırı hükümler taşıyor ise, kişilik haklarına aykırı hükümler taşıyor ise, kamu düzenine aykırı hükümler taşıyor ise veya sözleşmenin konusu imkansız ise bu takdirde sözleşme geçersizdir.

Yani böylesi bir sözleşme kesin olarak hükümsüzdür. Hiçbir hüküm ifade edemez.

Evlilik Sözleşmesi Yasal Mıdır?

Evlilik sözleşmesinin kanunun aradığı şartlara uygun olması gerekmektedir. Günümüzde bazen taraflar evlilik öncesinde birbirlerine şartlar ileri sürüp, vaatlerde bulunabilmektedir. Örneğin, evlilik öncesinde tarafların müşterek çocuğu bulunmazken, eğer bir boşanma gerçekleşirse çocukların velayetinin anneye verileceği veya taraflardan birinin zina eyleminde bulunması durumunda karşı tarafın tazminat isteyemeyeceği hususunda anlaşılması halinde söz konusu maddeler hukuken geçersiz olacaktır. Nitekim kanunen kişilerin doğmamış haklarından feragat etmeleri mümkün değildir.

Halk arasında evlilik sözleşmesi olarak bilinen geçerli olarak yapılabilen asıl sözleşme Türk Medeni Kanununun 203. maddesinde hüküm altına alınan mal rejimi sözleşmesidir. 2002 yılında Türk Medeni Kanununda yapılan değişiklikle evlilik birliğindeki mallar için edinilmiş mallara katılma rejimi benimsenmiştir. Ancak eşler her zaman anlaşıp sözleşme yaparak bu mal rejimini değiştirebileceklerdir. Tarafların araların anlaşarak sözleşmeye bağlayabilecekleri hükümler boşanmanın ardından uygulanacak mal rejimi hakkında olabilecektir.

Boşanma Davası Sonucu Çocuğun Velayeti Anneye Verildi Baba Olarak Çocuğumu Görebilir Miyim?

Bu konu hakkındaki benzer makalelerimiz için tıklayın.

Makalemizi Oylar Mısınız? post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Avukat Ali Tümbaş

Fatih, Fevzi Çakmak Blv. No:139, 27080 Şehitkamil/Gaziantep

Call Now

WharsApp
Avukat Ali Tümbaş
Merhaba ben Avukat Ali Tümbaş, Size nasıl yardımcı olabilirim?