İçeriğe geç

Yoksulluk Nafakası

Yoksulluk Nafakası Nedir?

Yoksulluk nafakası, boşanmadan dolayı yoksulluğa düşecek olan eşin diğer eşten kusuru daha az olması koşuluyla talep ettiği nafakadır. Yoksulluk nafakası süresizdir.

Boşanma davası açarken talep edileceği gibi, boşanma davası kesinleştikten sonra da ‘ilk kez’ istemesi koşuluyla yoksulluk nafakası talep edilebilir. Ancak boşanma davası bittikten sonra zamanaşımı süresini kaçırmamak gerekmektedir. Bu nedenle boşanma davası kesinleştikten bir yıl içerisinde istenilmelidir.

Önemli bir husus da kadın-erkek eşitliğini gözden kaçırmamak gerektiğidir. Çünkü yoksulluk nafakası yalnızca kadınlar için değil, yoksulluğa düşecek olan erkek de talep edebilmektedir. Kanunda her ne kadar erkek için böyle bir hak tanınmış ise de uygulamada yoksulluk nafakası yalnızca kadınlar için ödenebilmektedir.

Yoksulluğa Düşecek Olmak Ne Anlama Gelir?

Yoksulluk nafakasındaki şartlardan birisi nafakayı talep eden kişinin boşanma sonrası yoksulluğa düşecek olmasıdır. Kanunda belirtilen “yoksulluk” kavramından kastının ne olduğundan bahsedelim. Evli iken çalışmayan ve herhangi bir yerden geliri olmayan eşin boşanma sonrası yoksulluğa düşecek olması anlamına gelmektedir. Nitekim çalışmayan eş, çalışan eşi sayesinde evlilik birliği içerisinde geçimini sağlamaktadır. Hem geçiminde zorlanacak hem de evlilik içerisinde yaşadığı düzeyin altına düşecektir.

Diğer bir husus da eşinin maddi durumu iyi olan ancak boşanma sonrası evlilik içerisindeki refah seviyesinin altına düşecek, evlilik içerisindeki refahı bulamayacaktır. Diyelim ki herhangi bir yerden geliri olmayan kişi ya da eşine göre 15 kat daha az kazanan kişi boşanma sonrası evlilik içerisindeki refahı ve düzeyi bulamayacaktır. İşte yoksulluk gerekçesi ile talep edilen nafaka istemindeki yoksulluk kavramı ya da yoksulluğa düşecek olma anlamı bu şekildedir.

Yoksulluk Nafakası Hangi Hallerde ve Nasıl Talep Edilebilir?

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf (eş), diğer taraftan (eşten) daha fazla kusurlu olmamak kaydı ile yoksulluk nafakası talep edebilir. (TMK m.175/1)

Yoksulluk nafakası talep edebilmenin ilk şartı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşmüş olmaktır. Yargıtay, yoksulluk kavramını her somut olaya göre farklı değerlendirmiştir. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşmiş içtihatlarında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul olarak kabul edilmesi gerektiğini değerlendirmiştir.

Yargıtay, somut olayın özelliğine göre nafaka alacaklısının dul ve yetim, yaşlılık maaşı alması, asgari ücret ile çalışması gibi durumlarında yoksulluğun ortadan kalkmayacağını kabul etmektedir. Tarafların sosyal ve mali durumları kişinin yoksulluğa düşüp düşmeyeceğini belirlemektedir.

Yoksulluk nafakasına hakim re’sen karar veremez. Nafaka alacaklısının mutlaka talep etmesi gerekir. Nihai karar verilene kadar talep edilebilir. Yoksulluk nafakası boşanma davasında talep edilebildiği gibi evliliğin boşanma ile sona erdiren mahkeme kararının kesinleşmesinden sonraki bir yıl içinde de açılabilir. (TMK m.178) Bağımsız bir dava şeklinde açılan bu dava nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesinde açılır.

Nafaka şahsa bağlı bir haktır. Önceden vazgeçilmesi ya da feragat edilmesi kesin hüküm oluşturmaz. Ayrı bir dava ile talep edilebilir.

Boşanma davasında lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilen eş için yoksulluk nafakasına da hükmedilebilir. Yargıtay her iki kurumun hukuki nitelemesinin farklı olduğunu, hükmedilen tazminat miktarına bakılmaksızın şartları varsa yoksulluk nafakasına da hükmedilmesi gerektiğini kabul etmektedir.

Boşanma Davasında Belirlenen Taraf Kusurunun Yoksulluk Nafakasına Etkisi

Tarafların eşit kusurlu olması ya da nafaka borçlusunun (karşı tarafın) hiç kusurunun olmaması durumunda bile hakim yoksulluk nafakasına hükmeder.

Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için karşı tarafın kusurundan ziyade talep eden tarafın kusuru değerlendirme konusu yapılır. Yoksulluk nafakası talep eden taraf, diğer taraftan daha ağır kusurlu ise nafaka talebi reddedilir. Talep eden taraf daha ağır kusurlu değilse, yani karşı tarafla aynı kusur derecesine sahip veya daha az kusurlu ise lehine yoksulluk nafakasına hükmedilir.

Yoksulluk Nafakasının Süresi Nedir?

Yoksulluk nafakasına süresiz olarak hükmedilir.

Ancak, nafaka alacaklısının evlenmesi, taraflardan birinin ölümü durumunda kendiliğinden; yoksulluğun ortadan kalkması, nafaka alacaklısının evlenme olmadan fiilen evliymiş gibi başka birisi ile birlikte yaşama ve haysiyetsiz hayat sürme durumunda mahkeme kararı ile kaldırılabilir. (TMK m.176/2)

Yoksulluk Nafakası Nasıl Ödenir? Arttırılabilir mi?

Medeni Kanunun m. 176/3 göre hakim, tarafların istekleri halinde irat şeklinde ödenmesine karar verilen nafakanın ileriki yıllarda ne miktar arttırılacağını da kararında belirtebilir. Hakim, yoksulluk nafakasının, her yıl TEFE/TÜFE, DİE, Döviz Artış Kuru, Altın Fiyatları endeksine göre arttırılacağını kararında belirtmek sureti ile sonraki yıllarda ödenecek nafaka miktarını da belirlemiş olur.

Yargıtay içtihatlarında uyarlama davalarında hükmedilecek yeni nafaka miktarının tarafların gelir ve giderlerinde olağanüstü bir değişiklik olmamış olması durumunda TUİK tarafından tespit edilen ÜFE artış oranını geçmemesi gerektiği belirtilmiştir. Yoksulluk nafakası alabilmek için evliliğin bir gün ya da bir saat bile sürmüş olması yeterlidir.

Yoksulluk Nafakasına İlişkin Yargıtay Kararları

Hukuk Genel Kurulu 2017/1006 E. , 2019/1132 K.
“İçtihat Metni”

[Özet ile: Boşanma davası sonrasında açılacak olan yoksulluk nafakası davasında, boşanma davasında kusura ilişkin olarak verilmiş olan karar tarafları bağlayıcıdır.]

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki “yoksulluk nafakası” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Zonguldak 1. Aile Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.01.2015 tarihli ve 2014/306 E., 2015/18 K. sayılı karar davalı tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 04.11.2015 tarihli ve 2015/9228 E., 2015/17220 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasındaki evliliğin davalının kusurlu davranışları nedeniyle bozulduğunu, davalının üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, çocuğunun ve davacının ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, evliliği sürdürmek istemeyen davacının davalı aleyhine boşanma davası açtığını, Zonguldak 2.Aile Mahkemesinin 2013/472 Esas- 2014/255 Karar sayılı ilamıyla boşandıklarını, davacının nafakaya dair hükümleri bilmemesi nedeniyle tedbir nafakasının boşanmanın kesinleşmesi ile sona erdiğini belirterek, aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı cevap dilekçesinde; Zonguldak 2. Aile Mahkemesinin 2013/472 Esas- 2014/255 Karar sayılı ilamıyla evliliklerinin sona erdiğini, davacıya bakma yükümlülüğünün bulunmadığını, boşanma davası süresince nafaka talebinin olmadığını, kendisinden nafaka talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davacının boşanma sebebiyle yoksulluğa düştüğü, boşanma davasında nafaka talep edilmediği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, dava tarihinden itibaren aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı Kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.

TMK.’nun 175.maddesine göre; “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.”

Somut olayda; taraflar hakkında Zonguldak 2.Aile Mahkemesinin 2013/472 Esas- 2014/255 Karar sayılı ilamıyla boşanma kararı verilmiş, karar 20/06/2014 tarihinde kesinleşmiş, eldeki dava yasal 1 yıllık süre içinde 27/06/2014 tarihinde açılmıştır. Davacı kadın boşanma dosyasında yoksulluk nafakası talep etmemiştir.
Zonguldak 2. Aile Mahkemesince verilen boşanma kararında tarafların kusur durumuna ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.

O halde mahkemece; yukarıda belirtilen yasa hükmü uyarınca boşanma yüzünde yoksulluğa düşecek tarafın kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçim için diğer tarafta mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebileceği dikkate alınarak süresinde açılan yoksulluk nafakası talebi içeren eldeki davada, taraf delillerinin toplanması sonucu kusur durumu araştırıldıktan sonra hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yoksulluk nafakası istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkili ile davalının 1981 yılında evlendiklerini, müşterek iki çocuklarının bulunduğunu, çocuklarının reşit olduğunu, müvekkili ile davalının evliliğinin zamanla davalının kusurlu davranışları nedeniyle bozulduğunu, davalının aile reisi olarak üzerine düşen görevleri yerine getirmediğini, eşinin ev ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, Zonguldak 1. Aile Mahkemesinin 2013/209 E., 2013/857 K. sayılı kararı ile 300,00TL tedbir nafakasına hükmedildiğini, daha fazla bu evliliği sürdürmek istemeyen müvekkilinin davalı aleyhine boşanma davası açtığını, Zonguldak 2. Aile Mahkemesinin 2013/472 E., 2014/255 K. sayılı kararı ile boşandıklarını, boşanma kararının kesinleşmesi ile tedbir nafakasının sona erdiğini, davalının TTK Merkez Laboratuarından şef olarak emekli olduğunu, aylık 1.350,00TL emekli maaşı aldığını ileri sürerek müvekkili için aylık 500,00TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.

Davalı; davacı ile Zonguldak 2. Aile Mahkemesinin 20.06.2014 tarihinde kesinleşen kararı ile boşandıklarını, boşanma sürecinde davacının herhangi bir nafaka talebi olmadığını, bakma yükümlülüğünün ortadan kalktığını, boşanma tarihinden itibaren kendisinden bir şey isteme hakkı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; tarafların Zonguldak 2. Aile Mahkemesinin 20.05.2014 tarihli kararı ile boşandıkları, kararın 20.06.2014 tarihinde kesinleştiği, kesinleşme ile Zonguldak 1. Aile Mahkemesince bağlanan aylık 300,00TL tedbir nafakasının sona erdiği, davacının ev hanımı, davalının da emekli olduğu, boşanma davası sırasında talep olmaması sebebiyle nafaka hususunda karar verilmediği, davacı kadının yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım ve kültür gibi harcamaları karşılayacak düzeyde herhangi bir gelirinin olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre dava tarihinden itibaren davacı için aylık 300,00TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Davalının temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

Mahkemece önceki gerekçelere ek olarak; Zonguldak 2. Aile Mahkemesi’nin 2013/472 E., 2014/255 K. sayılı boşanma kararının gerekçesinde; “…davacının harcamalarında sorumsuz bir insan olduğu, yapmış olduğu harcamaları davalı eşine geç haber verdiği ve davalının eve ödenmeyen borçlar nedeniyle ilgili icra kâğıtlarının gelmesi ile borçlardan haberdar olduğu, davacının bu davranışlarını birden çok defalar tekrarladığı, buna karşılık davalının da bir defasında davacı eşini yatak odasına çektiği, davacının odadan ağlayarak ve yüzüne fondöten sürerek çıktığı, bir keresinde de davacının canı çektiği için bakkaldan veresiye tatlı alarak eve geldiği, davalının “bakkala veresiye çok oluyor” diyerek tatlıyı geri gönderdiği, yine davacının çarşıya indiği bir gün davalı eşinden para almak için lokale girdiği, davalının, davacı eşine 5,00TL para verdiği, ancak davacı eşinin arkasından “Allah belanı versin” şeklinde beddualar ettiğinin belirtildiği…”, kararda şeklen hangi tarafın daha kusurlu olduğu belirtilmemekle beraber gerekçeden açıkça davacının davalıdan daha ağır kusurlu olmadığının anlaşıldığı, davacının yoksulluk nafakası talep etme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yoksulluk nafakasına ilişkin eldeki davada, tarafların kusur durumunun araştırılmasının gerekip gerekmediği, Zonguldak 2. Aile Mahkemesinin 2013/472 E., 2014/255 K. sayılı boşanma kararının gerekçesinde yer alan kanaatin eldeki dava dosyasında kusurun tespiti için yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için konu ile ilgili yasal düzenleme ve kavramların kısaca açıklanmasında yarar vardır.
Öncelikle belirtilmelidir ki, yoksulluk nafakası, boşanma ile yoksulluğa düşecek olan eş için verilen bir nafaka türü olup, söz konusu bu nafaka boşanma davası kesinleştikten sonra işlemeye başlar. Yoksulluk nafakası boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçlarından biri olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 175. maddesinde:
“Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”
şeklinde düzenlenmiştir.
Aynı Kanunun “Tazminat ve nafakanın ödenmesi” başlıklı 176. maddesi ise;

“Maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.
Manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.
İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir…”

Hâkim, istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”
hükmünü içermektedir.

TMK’nın 178. maddesine göre bir yıllık zamanaşımı süresi içinde açılan yoksulluk nafakası davasında; yeni vakıalara dayanılması, yeniden kusur dağılım ve derecesinin tespit edilmesi mümkün değildir. Bu taleplerin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur, boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur. Mahkeme kesinleşen boşanma davasındaki tarafların kusur dağılım ve derecesine bakıp, nafaka talebini buna göre karara bağlayacaktır. Başka bir anlatımla kesinleşmiş mahkeme kararı ile tarafların kusurları belirlendiğinden bundan sonra bu konuda kesin hükmün bağlayıcılığı kuralı gereği, yeniden inceleme yapılamaz, boşanma davasındaki kusur belirlemesi tarafları bağlar.

Yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olaya gelindiğinde; davacı … tarafından davalı … aleyhine açılan boşanma davasında, tarafların boşanmalarına, davacı tarafından nafaka ya da maddi-manevi tazminat talebi bulunmadığından bu konular hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, verilen karar temyiz edilmeksizin 20.06.2014 tarihinde kesinleşmiştir.
Hâl böyle olunca eldeki davada yeniden kusur araştırması yapılması mümkün olmadığı yönündeki mahkemenin direnme gerekçesi usul ve yasaya uygun olup yerindedir.
Ne var ki, Özel Dairece bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazları konusunda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun olup davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 3. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA GÖNDERİLMESİNE, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu‘nun 440-III/1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 05.11.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

5/5 - (1 vote)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Avukat Ali Tümbaş

Fatih, Fevzi Çakmak Blv. No:139, 27080 Şehitkamil/Gaziantep

Call Now

WharsApp
Avukat Ali Tümbaş
Merhaba ben Avukat Ali Tümbaş, Size nasıl yardımcı olabilirim?